Turizmin ekonomik önemi herkes tarafından bilinmekte olsa da değerinin pek de önemsenmediği günler ve yıllar yaşanıyor.
Görüntü olarak salgın darbesinin henüz atlatılamadığı, yeterli yapısal düzenlemeler ve kararların sektörel anlamda geniş kapsamlı uzlaşma ortamı yaratamadığı izlenimi artmaktadır. Bunun ekonomik göstergesi beklenen turist sayısı ve niteliğinin zaman içinde düşmesi sonucu küresel ortamda ülke isminin zedelenmesi neticesini doğurmaktadır. Buna paralel olarak belki en pahalı tesislerde en ucuz müşteri ile yetinmek, acente ve grup rezervasyonlarda çok daha fazla ödün verilerek daha düşük kazanımlar arasında sıkışmanın kargaşası yaşanmaktadır.
Küresel ekonomi salgın döneminde karşılaştığı yüksek enflasyon, artan enerji fiyatları, yukarı hareketteki üretim maliyetleri ve küresel tedarik zincirlerindeki kırılganlıkları telafi ve bertaraf etmiş gibi görünmektedir. Turizmde elde edilen yeni sıçramalar eski alışkanlıkların ortadan kaldırılması yanında daha etkin ve çeşitli çözümler önermeleri çerçevesinde gelişime, yeni buluşlara olanak verecek yapıya dönüşmüştür. Hizmet alanındaki değişimler ile gıda üretimindeki pozitif şekilde gelişen yenilikler sektör paydaşlarına canlılık ve dinamizm getirmiştir. Kalıplaşmış otel ve yiyecek içecek hizmetlerinde çok yeni ve farklı çözümler gelecekteki tekno müşterilerin gereksinimini karşılayacak olgunluğa ulaşacak önermeleri çeşitlendirmektedir.
Genç nesil gezginlerin sürdürülebilir turizme yatkınlığı tesis yapılarında ve işletme kısmında yenilikçi pek çok farklı gelişmelere kapı aralamaktadır. Yeşil ve temiz enerji kavramı ile birlikte gıda konusunda belli titizliklere sahip olan bu yeni müşteri potansiyelini görmek ve gerekli tedbirleri almak sektörün gelişimi ve yarını için önemli görünmektedir. Aynı kapsam içinde hareketliliğin arttığı ve deneyimi merkeze alan, çarşı, pazar, market dolaşmayan bir tarza uygun hazırlıkların yapılması faydalı olacak gibi görünmektedir. Bu kapsam içine yatırım anlamında birçok ekonomik faydaların oluşacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü yeni nesil turizm anlayışı debdebeli tesisler yerine her şeyin tam ve yerinde olduğu ancak şatafatın para etmediği bir yöne kaymaktadır. Buna örnek odalarda perdelerin yerine akıllı camlar kullanılması söz konusudur. Bir aşama sonra her odanın gereksinimi olan elektrik ve klima sistemlerinin modern teknoloji ile kendi üretimini sağlayacak üniteler ile hem çevre hem de konfor bakımından yenilikçi çözümleri beklemek olasıdır. İşte turizm sektörünün bu konulara kafa yorması, bahsi geçen teknolojilerin alt yapı üretimlerinin yerli olarak imalatına destek olacak ortaklık ve birlikte çalışmalara açık olacak düşünce pratiğini sağlamaları tavsiye edilir.
Yerel ekonomik zenginlikler henüz turizm sektörü ve paydaşlarının ilgi alanına girmemiş durumda ancak bu kısmı ile büyük potansiyel durağan olarak beklemektedir. Bu kapsamda üretilecek oldukça fazla düşünce ve ürün var. Tek sorun bu fikirlerin proje haline dönüştürülmesi için yeterli sabır ve kaynak olmamasıdır. Ancak bu yöne girildiğinde devasa tesisler yerine mütevazı sistemlerin hasılat olarak çok fazla gelir getirdiği görülecektir. Aynı şekilde bu yapı üzerine alternatif sezonlar ve turizm çeşitliliği eklendiği zaman bugün çok farklı yeni bir alana adım atılmış olunacaktır.
Türkiye hem tarımsal üretim potansiyeli hem de coğrafi konumu bakımından önemli bir tarım ülkesi olarak bilinmesi rağmen bu özelliğini eksik mühendislik bilgisi ve hatalı/yanlış siyasi kararlar nedeniyle kaybetmek durumundadır. Çünkü verimli toprakların korunması, sulamanın doğru yapılması, toprak ve ürün beslenmesi için kullanılan yöntemlerin akılcı olması yolundan sapılmıştır. Bugün iklim değişikliği, su kıtlığı, toprak erozyonu gibi sorunlarla çölleşen ve kaybedilen alanların geri kazanımı için mutlaka bilimsel bilgi ve verilerde uzlaşmaya varmak gerekli görünmektedir. Diğer bir büyük sorun tarladan çatala gıda ürünlerinin karşılaştığı ve nedense dikkat çekilmeyen kayıplarıdır. İki başat kayıp söz konusudur;
1. Tarladan hasadı yapılan ürünün ağırlık, besleyicilik, kalite bakımından azalım olmadan korunması. Buradaki kayıp ortalama olarak %30-35 oranındadır. Eğer mühendislik önlemi alınırsa geri kazanılan yer yüzdelik değer milli servete katkı olacaktır.
2. Ürünlerin tüketilememesi veya bozulması sonucu oluşan atık miktarıdır. Buradaki temel faktör önceki maddedeki kayıplar üzerine eklenen gıdanın üretimi aşamasında ortaya çıkan kayıpladır. Bunun oranı da önceki gibi %30-35 oranındadır. Örnek olarak ekmek ve yemek artıklarının çok büyük rakamlar ile ifade edilmesi verilebilir. Bu realiteye karşı önlemler teknik olarak mümkündür ve en basit çözüm ise, tüketilecek kadar üretim mantığıdır. Eğer üretim hatlarında gerekli tedbir alınırsa kayıplar ve dolayısıyla atık oluşumunun önüne geçilebiliyor.
Bunun üzerine akılcı bir atık yönetimi programı eklenirse kazanım artacaktır. Dipnot olarak belirtmek gerekiyor ki, sıfır atık olarak lanse edilen yöntem sadece gıda ambalajları atıklarının azaltılmasına dönük bir rotaya sapmıştır. Buna ithal edilen çöp kapasitesini de eklerseniz duruma farklı bir çözüm bulunmasının acilen gerektiği ortaya çıkacaktır. Yöntem olarak öncelikle plastik, cam ve metal ambalajların ortadan kaldırılmasına yönelik bir sistem kurgusu uygulanmalıdır. Mevcut durum, farklı ara katmanlarda çalışan el emeği ve kas gücünü artıran bir yapıdır ancak bertaraf sistemleri kir oluşturmaktadır. Bunun sıfır atık kavramı ile ilgisi yoktur.
Turizm sektörel gelişmeye açık bir şekilde yeni hedeflere yönelmek zorundadır ve bunun için her türlü yeni teknolojik ve mühendislik uygulamalarına gereksinim vardır.