İsrail ve ABD’nin İran’a dönük saldırıları, hem bölgesel istikrarı hem de turizm sektörünü olumsuz etkiliyor.
ABD’nin son günlerde İran’a yönelik saldırılarıyla Orta Doğu’daki jeopolitik gelişmeler yeni bir boyut kazanmış, bu durum hem bölgesel istikrarı hem de turizm akışlarını ciddi şekilde etkiledi. Özellikle Körfez bölgesi (BAE/Dubai, Katar) ve Sharm El Sheikh (Mısır) hattı en çok etkilenen destinasyonlar arasında yer aldı. Suriye ve İran hava sahalarının kapalı olması, bu bölgelerin aktif çatışma alanlarına ve olası hava saldırısı bölgelerine yakınlığı, ayrıca Yemen kaynaklı ABD gemilerine yönelik tehditler, bu destinasyonları fiilen turizm açısından “ölü dönem” konumuna getirdi.
Son bir haftadır, bu bölgelere sefer yapan havayolları ve operatörler, artık yalnızca yolcu tahliye uçuşları organize ederken, yeni satışlar neredeyse tamamen durmuş durumda.
Türkiye’ye yansıması
Bu gelişmelerin Türkiye üzerindeki doğrudan etkisi daha karmaşık bir tablo çiziyor. Türkiye’nin bölgeye coğrafi ve siyasi yakınlığı nedeniyle, Batı kamuoyunda (ABD ve AB başta olmak üzere), zaman zaman potansiyel riskli destinasyon algısı oluşabiliyor. Bunun yanı sıra, son günlerde bazı siyasetçilerin İran yanlısı söylemleri, bu olumsuz algıyı sınırlı da olsa tetiklemiş ve ilk etapta pozitif etkilenebilecek satış ivmesini yavaşlatmıştır.
Özellikle Körfez ve Orta Doğu kaynaklı iptallerin Türkiye satışlarına ciddi bir pozitif etki yaratmadığı; küçük ve geçici artışların ardından talebin yeniden düşüş eğilimine girdiği gözlemleniyor.
Pazarın yeni yönelimi
Bu gelişmeler sonucunda, Rusya ve BDT pazarlarındaki turist talebi, çatışma bölgelerinden uzak ve güvenli algılanan destinasyonlara kaymaya başladı. Bunların başında Vietnam (özellikle Nha Trang ve Phu Quoc sahilleri), Çin’in güney sahilleri ve kısmen de olsa (sezon dışı olmasına rağmen) Tayland geliyor.
Bu hafta yapılacak olan büyük tur operatörü ve havayolu görüşmeleri sonucunda, önümüzdeki 3 aylık dönemin talep ve rota planlaması daha da netleşecektir.
Türkiye’nin fiyat ve rekabet durumu
Şu anda Antalya ve Bodrum otellerinin daha cazip hale gelmesi için fiyat indirimi yapması gerektiği konuşuluyor. Ancak artan işletme maliyetleri, yüksek enflasyon ve düşük döviz kuru politikası nedeniyle sektörde bu yönde somut bir fiyat promosyonu veya agresif kampanya henüz başlatılmış değil. Bu da Türkiye’nin mevcut durumda rekabetçi fiyat avantajını kısıtlıyor.