Pandeminin yanı sıra savaşlar, küresel iklim sorunları ve ekonomik belirsizlikler nedeniyle küresel eğitim sektöründe dengeler değişiyor.
Teknolojinin gelişmesi ve dijitalleşmeyle birlikte mesafelerin daha da yakınlaştığı dünyada turizm ve eğitim sektörleri birbirlerini destekleyen iki itici güç olarak karşımıza çıkıyor. Dünya hareketliliğinin önemli ayağını oluşturan uluslararası eğitim, sadece akademik bilgi alışverişini değil kültürel etkileşimi, öğrencilerin barınma, yeme-içme, ulaşım ve sosyal etkinlik harcamalarıyla ekonomik döngüyü de beraberinde getiriyor. Birçok ülkede yükseköğretim kurumlarının kapılarını yabancı öğrencilere açması, İngilizce dilinde eğitim programları oluşturması, yurt olanakları sunması, başarılı öğrencilere burs vermesi uluslararası eğitimin gelişmesine katkı sağlıyor. Bu katkı da turizm ve hizmet sektörüne büyük bir gelir kaynağı oluşturuyor. Öyle ki ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya gibi ülkelerde uluslararası öğrencilerin harcamaları, yılda milyarlarca dolarlık turizm gelirinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Örneğin ABD üniversitelerindeki uluslararası öğrenciler 2023-2024 akademik yılında ABD ekonomisine 43,8 milyar dolar katkıda bulundu.
Pandemi sekteye uğrattı
Son yıllarda yaşanan küresel olaylar, uluslararası eğitim hareketliliğinin hem yönünü hem de hacmini oldukça değiştirdi. Özellikle Kovid-19 pandemisiyle yüz yüze eğitim yapılamadığı ve uluslararası seyahatlere sınırlama getirildiği için öğrenci hareketliliğinde kısa süreli yavaşlama yaşandı. Bu süreçte çoğu öğrenci kendi ülkesine dönmeyi tercih etti. Bu durum hem üniversitelerin hem de turizm gelirlerinde ciddi kayıpların yaşanmasına neden oldu. Yaşanan kriz sürecinde hızlı bir şekilde dijital dönüşüme giden dünyada, zaman ve mekândan bağımsız olarak uzaktan eğitimin yapılması, daha esnek programların oluşturulmasıyla uluslararası eğitim farklı bir yöne doğru evrildi. Pandeminin yanı sıra savaşlar, küresel iklim sorunları, ekonomik belirsizlikler eğitim turizminin şekillenmesinde önemli etkenler oldu. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları, Orta Doğu’daki çatışmalar, artan güvenlik kaygıları öğrencilerin tercihlerini değiştirdi.
ABD ve İngiltere düşüşte
Uzun yıllar uluslararası eğitim denilince ilk akla gelen ülkeler ABD ve İngiltere oldu. Son veriler henüz yayınlanmasa da ABD, 2023-2024 akademik yılında 210’dan fazla ülkeden 1,1 milyon uluslararası öğrenciye ev sahipliği yaptı. Birleşik Krallık’taki üniversitelerde ise 2023-2024 akademik yılında 700 binden fazla uluslararası öğrenci öğrenim gördü. Pastanın büyük bir kısmını bu ülkeler kaplasa da öğrenci hareketliliğindeki dinamiklerin değişmesiyle bu ülkelerin pastandan aldıkları payda azalmalar yaşandı. Özellikle pandemi sonrasında ABD’de üniversite kabullerinin zorlaşması, burs oranlarının azalması, mezuniyetten sonra iş bulmada güçlüklerin yaşanması, uluslararası öğrencilerin bu ülkedeki eğitim hayallerine gölge düşürdü. Ayrıca İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları karşısında ABD üniversitelerinde yükselen protesto gösterilerinin ardından Başkan Donald Trump, uluslararası öğrencilere ve göçmenlere yönelik sert önlemler alarak öğrenci vizelerini dondurdu. 6 bini aşkın öğrenci vizesini iptal eden Trump, Harvard Üniversitesi’nin uluslararası öğrenci kaydını engellemeye çalıştı ve üniversiteyi Yahudi düşmanlığıyla mücadele konusunda yeterli çabayı göstermemekle suçladı. Bugün gelinen noktada Trump, Harvard Üniversitesi ile hükümet arasında yapılan sözleşmeleri iptal ederek, üniversitenin 2,2 milyar dolarlık fonunu dondurdu. ABD Federal Mahkemesi Trump yönetiminin Harvard’a yaptığı fon kesintilerini bozdu ancak ülkedeki bu görünüm uluslararası öğrencilerin ABD’de yükseköğrenim yapmasını düşündürmeye başladı.
Birleşik Krallık’ta da uluslararası öğrenci kayıtlarında azalmalar yaşandı. Yükseköğretim İstatistikleri Ajansı'na (HESA) göre, Birleşik Krallık'taki uluslararası öğrenci kayıtları 2023-2024 akademik yılında bir önceki yıla göre yüzde 7 düşerken, AB dışı lisansüstü kayıtları yüzde 10 azaldı. Bir üniversitede kayıtların neredeyse yüzde 80 oranında azalması sorunun nedenleri konusunda eğitimcileri düşündürmeye başladı. Bu düşüşün nedenleri olarak hükümetin öğrenci bakmakla yükümlü olduğu kişilere uyguladığı yasaklar, Ocak 2024 tarihinden itibaren yüksek lisans programlarında kayıtlı uluslararası öğrencilerin aile üyelerini Birleşik Krallık’a getirmelerinin yasaklanması etkili oldu. Öğrenim ücretlerinin yüksekliği ise başlı başına bir neden olarak öne çıkıyor.
Asya yükselişte
ABD ve Birleşik Krallık’ın yanı sıra, yaşam maliyetleri gittikçe arttığı için Kanada’daki üniversiteler de artık eskisi gibi yoğun öğrenci çekmezken Avustralya, son dönemdeki vize sıkılaştırmalarına ve kalite kontrol önlemlerine rağmen nispeten sunduğu istikrarlı ortam nedeniyle çekiciliğini sürdürüyor. Bu tespitler ışığında uluslararası eğitimde batı ülkelerinden oluşan Büyük Dörtlü olarak adlandırılan ABD, Birleşik Krallık, Avustralya ve Kanada’nın 2030 yılına kadar toplam payının yüzde 40’lardan 35’e gerileyeceği, Asya ve Orta Doğu’da alternatif destinasyonların payının artması öngörülüyor.
Uluslararası eğitimde güçlü konumda yer alan ülkelere bakıldığında Avrupa’da İngilizce programlar oluşturan, öğrenim ücretleri ve yaşam maliyetleri rakip ülkelere göre daha uygun olan, mezuniyet sonrasında çalışma olanakları sunan Almanya, Hollanda, İrlanda, İspanya gibi ülkelerin daha çok tercih edildiği görülüyor.
Times Higher Education (THE) ve Quacquarelli Symonds (QS) gibi uluslararası yükseköğretim derecelendirme kuruluşlarının oluşturduğu listelerde Asya’daki üniversiteler de yükselişe geçti. Yükseköğretim kurumlarına büyük yatırımlar yapan Çin, Güney Kore, Japonya, Singapur, Hindistan ve Malezya üniversiteler, düşük öğrenim ve yaşam maliyetleri, sundukları daha uygun vize, burs programları, staj ve istihdam imkânlarıyla gençlerin odak noktasına girmiş durumda.
Öğrenciler nereden geliyor?
Uluslararası eğitimde yükseköğretimde öğrenci sayısı yıldan yıla artıyor. Küresel dengeler değiştikçe öğrencilerin geldikleri ülkeler de değişiyor. Bu değişimi ve nedenlerini anlayabilmek için önce dünya nüfusuna, sonra da güncel öğrenci sayılarına bakmak yararlı olacak. Dünya nüfusu 8.2 milyarı geçti. Hindistan Nisan 2023 itibariyle yıllardır zirvedeki Çin’i geride bıraktı. Bugün Hindistan’ın nüfusu 1 milyar 468 milyon, onu 1 milyar 414 milyon ile Çin, 347 milyon ile ABD, 286 milyon ile Endonezya ve 256 milyon ile Pakistan takip ediyor. Türkiye ise 87 milyon 760 bin nüfusuyla dünyada 18. sırada yer alıyor. UNESCO’nun son verilerine göre dünya genelinde yükseköğretim kayıtlarında güçlü bir artış var. 2000 yılından bu yana yükseköğretime küresel kayıt 2,5 kat artarak 2023 yılı itibarıyla 264 milyon öğrenciye ulaştı. Artış özellikle Asya ve Afrika ülkelerinde yoğunlaşıyor. Son 20 yılda yükseköğretimde uluslararası hareketli öğrenci sayısı ise üç kattan fazla arttı. 2000 yılında 2,1 milyon olan sayı, 2022 yılında 6.9 milyona yükseldi. Avrupa ve Kuzey Amerika 2022 itibarıyla dünyadaki hareketli öğrencilerin yarısından fazlasına yani yaklaşık 4 milyon öğrenciye ev sahipliği yapıyor. Bu durumda Batı ülkelerindeki üniversiteleri Avrupa’dan daha az, Çin ve Hindistan’dan daha çok öğrenci tercih etmeye başladı. Dünya nüfusu bu hızla artarsa yükseköğretimde uluslararası öğrenci sayısının 2030 yılına kadar 9 milyona ulaşması öngörülüyor.
Türkiye 6. sırada
Avrupa ve Asya’yı birbirine bağlayan Türkiye, gerek coğrafi konumu gerek akademik olanakları gerekse de ekonomik avantajları nedeniyle uluslararası öğrencilerin tercih ettiği ülkeler arasında yer alıyor. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) son verilerine göre Türkiye’de 208 yükseköğretim kurumu bulunuyor ve 7 milyona yakın öğrenci öğrenim görüyor. 198 ülkeden yaklaşık 360 bin uluslararası öğrenciye ev sahipliği yapan Türkiye, dünyada 6. sırada yer alıyor. Türkiye’de yabancı uyruklu öğrenci sayısının 500 bine çıkması hedefleniyor.
Hangi bölümler öne çıkıyor?
Dünyada yükseköğretimde uluslararası öğrencilerin en çok tercih ettiği alanlarda işletme ve yönetim; fen, teknoloji, mühendislik ve matematikten oluşan STEM alanları; sağlık bilimleri, uluslararası işletme, analitik, veri bilimi gibi alt disiplinler öne çıkıyor. Özellikle ABD’de 2024’te uluslararası öğrencilerin yüzde 56’sı STEM alanlarına kayıtlı. Lisansta işletme ve yönetim yüzde 18 öğrenci çekerek listede ilk sırada yer alıyor. Lisansüstünde de ilk sırada yüzde 29 ile matematik ve bilgisayar bilimleri bulunuyor.
