Almanya Federal Hükümeti, Avrupa Birliği’nde gündeme gelen uçuş gecikmelerine yönelik tazminat süresinin artırılması planına karşı çıktı. Hükümetin bu tutumu, Yeşiller Partisi'nin (Bündnis 90/Die Grünen) verdiği yazılı soru önergesine verilen yanıtla netlik kazandı.
Federal Hükümet, AB Ulaştırma Bakanları Konseyi’nin 5 Haziran’da kabul ettiği reform planında yer alan “tüketici koruma seviyesinin zayıflatılmasına” açıkça karşı çıkıyor. Mevcut üç saatlik gecikme süresinin dört ila altı saate çıkarılması önerisine “yolcular ile hava yolu şirketleri ve seyahat sektörü arasında dengeli bir çıkar gözetilmesi gerektiği” gerekçesiyle itiraz ediliyor.
AB ne öneriyor?
Ulaştırma Bakanları Konseyi’nin üzerinde anlaştığı öneri, yolculara tazminat ödenmesi için uçuş gecikme süresinin üç saatten dört ila altı saate çıkarılmasını ve tazminat miktarlarının da yeniden düzenlenmesini öngörüyor. Bu, özellikle kısa ve orta mesafeli uçuşlarda yolcu haklarını zayıflatacak bir adım olarak değerlendiriliyor.
Mevcut AB Fluggastrechte-Verordnung (uçuş yolcusu hakları düzenlemesi) uyarınca:
• 1.500 km’ye kadar olan uçuşlarda 250 Euro,
• AB içi 1.500 km üzeri ve AB dışı 1.500–3.500 km arası uçuşlarda 400 Euro,
• 3.500 km üzeri uzun mesafeli uçuşlarda ise 600 Euro tazminat ödeniyor.
Tüm bu ödemeler, en az üç saatlik gecikmelerde devreye giriyor.
Almanya’dan reform önerisi: Sabit tazminat modeli
Hükümet, mevcut üç saatlik sınırın yolcu lehine işlediğini ve değiştirilmemesi gerektiğini savunuyor. Ancak, tazminat miktarlarında reform yapılabileceğini belirtiyor. Buna göre, tüm mesafeler için 300 euroluk tek tip ve sabit bir model öneriyor:
Bu modelle, kısa mesafeli uçuşlarda yolcular daha fazla tazminat alırken, uzun mesafeli uçuşlarda miktar düşecek. Almanya’ya göre bu durum, Avrupa merkezli hava yolu şirketlerine, özellikle küresel pazarda rekabet ettikleri noktalarda avantaj sağlayabilir. Ayrıca, “uygulanması kolay ve tüm taraflar için anlaşılır bir sistem” olduğu ifade ediliyor.
Süreç nasıl işleyecek?
Almanya, reform sürecinde kararın halen Avrupa Parlamentosu’nun yetkisinde olduğunu hatırlatıyor. 5 Haziran’da ulaşılan siyasi uzlaşının ardından, Konsey’in ilk okuma sonucunun Parlamento’ya iletilmesi gerekiyor. Parlamento, Konsey’in tutumunu kabul edebilir, reddedebilir ya da değişiklik önerebilir.
