Turizm ve otelcilik sektörlerinde dinamik fiyatlandırma yeni bir kavram değil. Özellikle havayolu şirketleri bu yöntemi yıllardır uyguluyor. Ancak yapay zekanın (YZ) giderek yaygınlaşması, fiyatlandırma sistemlerinde devrim niteliğinde bir dönüşüm yaratıyor. Team Neusta şirketinin IT uzmanı Andreas Wulfes, bu değişimi “kural tabanlı sistemlerden, çok sayıda etkeni analiz edebilen modellere geçiş” olarak tanımlıyor.
Yeni nesil fiyatlandırma: Hava durumu bile etkili
Klasik sistemler, örneğin az kalan kontenjanlarda otomatik olarak fiyatları artırırken, modern YZ tabanlı sistemler çok daha geniş bir veri yelpazesiyle çalışıyor. Bunlar arasında talep trendleri, rakiplerin fiyatları, rezervasyon geçmişi ve hava durumu tahminleri gibi etkenler bulunuyor.
Bu çeşitlilik, sistemleri daha esnek kılıyor; fakat aynı zamanda daha karmaşık ve hata yapmaya açık hale getiriyor.
Lüks segmentte denge çok daha kritik
Özellikle lüks turizm alanında YZ'nin dikkatli kullanılması gerektiğine dikkat çeken Andreas Wulfes, fiyatın fazla düşürülmesi bu segmentte olumsuz algılanabildiği belirterek “Yüksek fiyat, lüks segmentte sıklıkla bir kalite göstergesidir.” diyor.
Standart tatil paketlerine kıyasla, lüks müşterilerin fiyat hassasiyetinin farklı olduğunu belirten uzman, yapay zeka kullananların hedef kitlenin fiyat tepkilerini çok iyi analiz etmesi gerektiğini vurgulayarak “Aksi takdirde, rekabet dışı kalabilirsiniz.” yorumunu yapıyor.
Yapay zekada şeffaflık ve hukuki uyum şart
YZ sistemlerinin geleceği yalnızca teknolojik gelişmelerle değil, aynı zamanda hukuki düzenlemelerle de şekilleniyor. Halihazırda Avrupa Birliği’nin Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR) kapsamında kişisel verilerin kullanımı sıkı kurallara tabi. Yakında yürürlüğe girmesi beklenen AB Yapay Zeka Yasası (AI Act) ise, özellikle son kullanıcı verilerini işleyen sistemler için daha kapsamlı yükümlülükler getirecek. “Kararları perde arkasında alan bir kara kutu olmamalı. Sistemler izlenebilir ve açıklanabilir olmalı.” diyen Wulfes’e göre bu düzenlemeler engel değil, aksine gereklilik. Çünkü bu yaklaşım, yalnızca veri güvenliği için değil, ayrımcılığı önlemek ve etik sorumluluğu sağlamak açısından da kritik.
İnsan uzmanlığı hala vazgeçilmez
Peki, yapay zekâ insan uzmanlığının yerini alabilir mi? Bu konuda temkinli olan Wulfes “Pek çok süreç değişecek, bazı işler ortadan kalkacak. Ancak yüksek değere sahip kararlar için insan hatalarının yerini alabilecek kadar güvenilir değil.” diyor.
Üstelik, mevcut sistemlerde otomatik oluşturulan sonuçların kontrolü, manuel hazırlıktan bile daha fazla zaman alabiliyor.
Sonuç: Sorumlu ve bilinçli kullanım olmazsa olmaz
Andreas Wulfes’e göre, turizm ve otelcilik sektörü doğru uygulandığında yapay zekadan büyük fayda sağlayabilir. Ancak bu süreçte yasalara uygun veri kullanımı, şeffaf algoritmalar ve müşteri davranışlarının derinlemesine anlaşılması vazgeçilmez unsurlar olarak öne çıkıyor.
Yapay zeka fiyatlandırmada yalnızca bir asistan olabilir – yerini alacağı uzmanlık değil, destekleyeceği bilgi birikimi önem kazanıyor.