Avrupa Günü kutlamaları kapsamında önceki gün Ankara’da gazetecilerle bir araya gelen Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyon Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, düzenlediği basın toplantısında Türkiye ile AB’ye katılım müzakerelerinin 20 yıldan fazla bir süre önce başladığını belirterek, siyasi nedenlerle bu sürecin durma noktasına geldiğini söyledi.
Buna karşın Türkiye-AB ilişkilerini yeniden başlatma kararı aldıklarını belirten Ossowski, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın AB Gayriresmi Dışişleri Bakanları toplantısına katılımını anımsattı. Büyükelçi, Türkiye ile AB yaptırımlarının ‘Rusya tarafından delinmesini’ önleme konusunda da ortak bir anlayış geliştirildiğini kaydetti.
“İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla ilişkiler biraz soğudu”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte ‘ilişkilerin biraz soğuduğuna’ dikkat çeken Ossowski, Türkiye ile AB arasında Ankara’nın ‘aday ülke’ olarak yeniden angajman kurulabilmesi için bazı koşullar olduğunu ve bu koşullardan birisisin de iç reformlarda ilerleme sağlanması ile demokratik haklarda gerileme yaşanmaması olduğunu söyledi. 7 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen ve Türkiye’ye bir dizi eleştiri getiren Türkiye raporunu anımsatan Ossowski ‘ahlaki üstünlük taslayıp yargılayıcı olmak istemediklerini’ söyledi. Buna karşın Ossowski, “Kimse Türkiye’yi zorlamadı, Türkiye kendi aday olmak istedi. Ve bu adaylık, hukuk devleti, demokrasi, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü gibi Kopenhag kriterlerine bağlılığı içeriyor” diye konuştu.
Çıkan haber propaganda niteliğinde”
Ossowski, Türk vatandaşlarının Schengen vizesi alırken yaşadığı zorluklar ve ret oranlarının yüksekliğinin anımsatılması üzerine, Türkiye’nin Çin’den sonra en fazla Schengen vizesi alan ülke olduğunu söyledi. Medyada konuya ilişkin çıkan haberlerin ‘propaganda niteliğinde’ olduğunu öne süren Ossowski, “AB ya da Schengen ülkeleri ‘Türk vatandaşlarının vize başvurularını reddediyor, kapıları kapatıyor’ gibi iddialar tamamen yanlış. Türk vatandaşlarının çok girişli ve uzun süreli vize almasını kolaylaştıracak uygulama konusunda ciddi şekilde çalışıyoruz” dedi. Türkiye’nin vizesiz seyahat için gerekli kriterleri yerine getirmeyen tek aday ülke olduğunu vurgulayan Ossowski, ayrıca Türkiye’de bazı seyahat acentelerinin vize konusunda yurttaşları dolandırdığını ve bu konuda Türk hükümetiyle yakın çalışma içinde olduklarını aktardı. Ossowski, “Eğer gerçekten istenirse, kriterler karşılanırsa Schengen ülkelerine vizesiz seyahat mümkün olur” dedi.
“İnsan haklarına aykırı”
Türk yurttaşlarının yaşadığı vize sorununa ve AB’li yetkililerden gelen açıklamalara ilişkin Cumhuriyet gazetesine değerlendirmede bulunan İktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, öncelikle vize sürecinin ‘sancılı’ bir hâle geldiğini belirterek vize görüşmelerinde yurttaşlardan istenilen detaylı kişisel belgelerin ağırlığına dikkat çekti. Sürecin neredeyse ‘insan haklarına aykırı’ bir hâl aldığını söyleyen Nas, “Vize serbestliği sürecinde umutlandık. Türkiye önemli atılımlar yaptı. 72 kriterden 66’sını yerine getirdik. Biyometrik pasaportlara geçtik ancak ‘tüm kriterleri tamamlayın ondan sonra düşünürüz’ deniyor. Ancak şu an olan fiili bir durum var ve en azından bu süreci nasıl daha kolaylaştırabiliriz buna bakmak gerek. Bu aynı zamanda AB algısını da etkiliyor. İnsanlar büyük bir haksızlığa uğradığı algısına kapılıyor. Açıklamalarda deniyor ki ‘hayır biz en çok vizeyi Türkiye’ye veriyoruz. Bu sorunlar hatalı ya da eksik başvurulardan kaynaklanıyor, bizden değil.’ Ancak görülüyor ki sorun bununla sınırlı değil” diye konuştu.
“Örtülü yaptırım”
Tamamen güvenilir başvuru örneklerinde de ret yaşanabildiğini anımsatan Nas, “Bazen Erasmus öğrencisi kabul edilip burs alıyor ama gidemiyor. Bu sorun artık sadece teknik ve idari bir sorun olmanın ötesine geçti. AB’li yetkililer bunu söylemiyorlar ama sorunun arkasında yatan sebepler var. Onların kafasında vize alıp orada kalmaya devam eden, yasa dışı bir şekilde orada kalmaya devam edebilecek insanlar var. Bu tür şeyler güven eksikliği yaratıyor. Özellikle gençlere ilişkin ‘vize alıp burada kalacak’ şüphesi var. Üstü örtülü bir yaptırım gibi” ifadelerini kullandı. Vize randevusu bulmanın bile çok zor olduğunu anımsatan Nas, “Türkiye tüm kriterleri tamamlasa bile acaba parlamento ve konsey ‘evet vize kalksın’ diyecek mi? Bunu güvenlik meselesi olarak görüyorlar. Şu anda madem koşulları karşılayamıyoruz o zaman vize kolaylaştırmaya değinmemiz lazım. Bunun Türklere yönelik ayrımcı bir uygulama olduğunu kabul etmiyorlar ama vize sürecinin giderek daha sancılı olduğunu söylemek mümkün. 2023 verilerinde yüzde 16’ya varan ret oranı vardı. Bazı ülkelerde bu oran yüzle 40’lara, 50’lere kadar çıkabiliyor” dedi.