Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un “kültür ve sanatın kalbi” olarak tanımladığı Haydarpaşa ve Sirkeci Garları için açıkladığı vizyon, kapsamı ve finansmanı belirsiz bir sürecin ortasında ilerliyor. Bakanlığın projeye dair açıklamaları umut vadederken, hem hukuki zemin hem de şeffaflık eksikliği kamuoyunda tartışmaları derinleştiriyor.
“İnşaatların kapsamı kamuoyu ile paylaşılmıyor”
DW Türkçe’de yer alan habere göre Ersoy, Haydarpaşa’daki tanıtımda “Bu yapılar Sultan II. Abdülhamid’in mirası ve emaneti” diyerek arkeopark, dijital kütüphane ve müze gibi planlardan söz etti. Ancak proje büyüklüğü, bütçesi, ihale modeli ve takvimi açıklanmadı. Gar binalarının bazı birimleri boşaltılırken, içerideki inşaatların kapsamı da kamuoyuyla paylaşılmış değil.
“Özel proje alanı” düzenlemesini Anayasa Mahkemesi iptal etmişti
Hukukçular, Anayasa Mahkemesi’nin 2023’te iptal ettiği “özel proje alanı” düzenlemesine rağmen, yürürlük öncesi imzalanan protokollerle sürecin devam etmesini hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırmıyor. 15 Ağustos 2024’te imzalanan protokolle Haydarpaşa 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmiş, Sirkeci için benzer bir düzenleme yapılmıştı.
“Kamusal alanların ‘kültür’ söylemi adı altında ticarileştirilmesi”
Meslek örgütleri, bu uygulamayı “idari dolanma” olarak değerlendiriyor. Kamusal alanların “kültür” söylemi altında ticarileşme riski taşıdığı uyarıları öne çıkıyor.
Sirkeci’de ulaşım işlevinin ikincilleştiği eleştirileri artarken, Bakanlık taşımacılık hizmetlerinin süreceğini belirtse de somut bir plan paylaşmış değil. Mimar ve koruma uzmanı Doç. Dr. Gül Köksal, sürecin kapalı kapılar ardında yürütüldüğünü, kamusal katılımın dışlandığını belirten Köksal, “Kültürel varlık hepimize aittir; birkaç uzmanla karar verilemez” diyerek meslek odalarının ve sendikaların sürecin dışında bırakılmasına tepki gösteriyor.
Haydarpaşa’da ise tarihi yapının ofis kullanımına göre projelendirildiği, statik risklerin göz ardı edildiği ileri sürülüyor. Haydarpaşa Dayanışması’ndan emekli demiryolu işçisi Tugay Kartal, “Projenin ne kapsamı ne ölçeği belli. Korumak amaçsa bu tür eklentilere hiç başlanmamalıydı” diyor.
“Fiili durum yaratılıyor”
Anayasa Mahkemesi kararına rağmen süren uygulamalar, hukukçulara göre “fiili durum” yaratıyor. Uzmanlar, bütçe, işletme modeli, güvenlik raporları ve takvimin açıklanmamasını şeffaflık eksikliği olarak nitelendiriyor.
2012’den bu yana her pazar nöbet tutan Haydarpaşa Dayanışması, konunun yalnızca bir bina değil, kentin belleği ve kamusal alan hakkı olduğunu vurguluyor.
“Somut veri paylaşılmıyor”
Bakan Ersoy ise projeyi savunarak “Tarihi varlıklarımızda her adım bilimsel analizlerle atılıyor” diyor. Ancak somut verilerin paylaşılmaması, projenin kamu yararı ve meşruiyetine dair soru işaretlerini artırıyor. Uzmanlara göre, benzer projelerde şeffaf, denetlenebilir ve katılımcı bir çerçeve kurulmadıkça tartışma sürecek.