İstanbul’da turizm sektörünün son yılların en kötü sezonlarından birini yaşadığı belirtiliyor. Turizm Ekonomi’ye bilgi veren otelciler, dolulukların ve fiyatların yüzde 25-50 oranında düştüğünü ifade ediyor. Kimi oteller durumu ‘ne iyi ne kötü’ diye tarif ederken, kimileri ise işlerin son derece kötü olduğunu, Bakan Ersoy’un açıkladığı rekorların sektörde bir karşılığının olmadığını ifade ediyor. Turizm Ekonomi, mikrofonunu kentte faaliyet gösteren otelcilere uzattı.

Levent Erdogan

Hotel My Dora Genel Müdürü ve sahibi ve Levent Erdoğan:

Otel girdi maliyetleri euronun iki katı arttı

"Yaklaşık 20 yıldır tutmuş olduğumuz enflasyon raporuna göre, 2019-2025 yılları arasında 27 kalem otel girdisinin maliyetindeki artış, TL bazında eurodaki artışın iki katı olarak gerçekleşti.
Maliyetleri karşılayabilmek için oda satış fiyatlarımızda euro bazında yaptığımız artışlar, 2020 öncesindeki ‘Türkiye ucuz ülke’ algısını değiştirerek ülkeye gelen yabancı müşteri portföyünü etkilemeye başladı.

Ancak ‘Türkiye pahalı’ algısının oluşmasında oda satış fiyatlarındaki artıştan çok yeme-içme sektöründeki artışlar rol oynadı. Gerek Avrupalı gerekse gurbetçi olarak tabir edilen müşterilerin bu konu hakkında bizzat yapmış olduğu şikayetler konaklama sektörünü de olumsuz yönde etkiledi.

2023’ün ilk 7 ayında yüzde 70 olan doluluklar, 2024’ün aynı döneminde yüzde 63’e, bu yılın ilk 7 ayında ise yüzde 47’ye geriledi. Yüzde 50 doluluk ile bir işletmenin kiracı olarak ayakta kalabilmesi imkânsız hale geldi."

Aydin Karacabay

Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Karacabay:

"İstanbul yaz sezonunda eskiye döndü"

"Şu anda İstanbul’da turizm çok keyifli değil. Bizim otellerimiz özelinde konuşursak, bir doluluk var ama bu karlılığa yansımıyor. Normal şartlarda yüzde 90’larda olması gereken doluluk ise şu anda yüzde 70 seviyelerinde. Müşteri kalitesi de ciddi şekilde düştü. Şu anda kentte eskideki gibi harcama potansiyeli olan turistleri göremiyoruz. Buna rağmen ‘çok kötü bir sezon geçiriyoruz’ demek doğru olmaz ama iyi bir sezon da geçirmiyoruz. Çünkü para kazanamıyoruz. Yatırımcı yaptığı işten para kazanacak ki yeni yatırımlar yapabilsin. Gelir düşük olduğu için piyasada bir yatırım iştahı da kalmadı. En azından İstanbul ayağında, yatırımcı dostu bir atmosfer yok.

Eskiden Nisan-Mayıs ayları gibi üst gruplar İstanbul’a akın eder, sonra yazla beraber iş biraz daha alt gelir gruplarına dönerdi. Şimdi İstanbul’da kırdığımız ‘yaz kötü geçer’ durumunun yeniden yaşandığı hissine kapıldım. Yani İstanbul turizminde yaz çok keyifli geçmez algısı yeniden oluşmaya başladı.

Daha önceki senelerde ADR’ı (ortalama günlük oda fiyatı) 150 euro olan oteller şu anda 110 eurolarda."

Serdar Balta

Ottoman Hotel Imperial ve Ottoman Hotel Park Genel Müdürü Serdar Balta:

İstanbul turizminde belirgin bir yavaşlama yaşıyoruz

"Maalesef 2025 yaz sezonu itibarıyla İstanbul turizminde belirgin bir yavaşlama yaşıyoruz. Özellikle döviz kurlarındaki stabillik (kur koruma politikası), jeopolitik gelişmeler (Rusya-Ukrayna, İsrail-İran savaşları) ve yurtdışı pazarlarda Türkiye algısındaki değişimler bu düşüşte etkili oldu. Avrupa pazarında ciddi bir daralma söz konusu; önceki yıllara kıyasla rezervasyon hacmi belirgin biçimde azaldı.

Bizim tesisimiz özelinde konuşacak olursam, merkezi bir konumda yer almamıza ve sürekli misafir portföyümüz olmasına rağmen, doluluk oranlarımızda geçen yıla göre yüzde 20 civarında bir düşüş var. Ayrıca fiyatlarda da rekabet sebebiyle geri adım atmak zorunda kaldık. Operasyonel maliyetlerin artması ve kâr marjlarının düşmesi, birçok işletme gibi bizi de zorluyor.

Bölgesel olarak da benzer bir tablo söz konusu. Özellikle Sultanahmet, Taksim ve Şişli hattındaki butik otellerle sık sık iletişim hâlindeyiz; neredeyse hepsi benzer sorunları dile getiriyor. Konaklama fiyatlarının pandemi sonrası toparlanma dönemine kıyasla gerilemesi ve erken rezervasyon taleplerinin zayıflığı, sektörün toparlanmasını zorlaştırıyor.

Ancak yine de umutsuz değiliz. Alternatif pazarlar, yeni dijital tanıtım kampanyaları ve yerel iş birlikleriyle bu dönemi atlatmaya çalışıyoruz. Uzun vadede İstanbul’un güçlü potansiyeline güveniyoruz."

Mehmet Surmeli

Kadıköy Rıhtım Otel Genel Müdürü ve İşletmecisi Mehmet Sürmeli:

Türkiye’de saç ektirirken ölen turist İngiliz medyasında
Türkiye’de saç ektirirken ölen turist İngiliz medyasında
İçeriği Görüntüle

"Gurbetçilerin geceleme sayısı 5-6’dan 1-2’ye düştü"

"Gerek İstanbul genelinde gerekse tesisimizin bulunduğu Anadolu yakasında pandemi bitişini takip eden sene yüksek doluluklara ulaştık. Ancak 2023 yılından bu yana yaz aylarında ve yıl genelinde doluluğumuz azalmaya devam ediyor. Bunun başlıca sebepleri olarak alım gücü düşen yerli misafirlerin seyahat sayılarını ve kalış sürelerini azaltmaları ile yurt dışından gelen gurbetçi misafirlerimizin sayısının ve ortalama geceleme sürelerinin ciddi oranda azalması gösterilebilir. Döviz kurlarının görece yüksek olduğu dönemlerde gurbetçilerin geceleme sayısı 5-6 gece iken, şimdilerde bu sayı 1-2 geceye kadar düşmüş durumda. Düşük döviz kurundan dolayı Türkiye’de alışveriş ve seyahat birkaç yıldır gurbetçilere pahalı geliyor.

Yabancı misafirlere döviz bazında fiyat artışını açıklamakta zorlanıyoruz. Fiyatları Türkiye’deki enflasyonun altında artırmamıza rağmen, kurun düşük kalmasından dolayı dolar ve euro bazında açıklanamayacak fiyat artışları yaşanıyor.

Bunların haricinde bir diğer önemli etken de yatak sayısının plansız olarak artması. Yatak arzındaki bu hızlı artış sadece Anadolu yakasında veya İstanbul’da değil, tüm Türkiye’de doluluklara ve fiyatlara olumsuz etki ediyor.

2025 yılının Haziran, Temmuz ve ağustos aylarında, son 10 yılın en düşük doluluk oranlarını gördük. Anadolu yakasında bizim sınıfımızdaki otellerin içinde yüzde 40’ın üzerinde doluluğu olan çok az otel vardır."

Alihan Akkoc

BW Empire Palace ve Amber otellerinin sahibi ve genel müdürü Alihan Akkoç:

"Ay sonunda personel maaşı ve vergiler nasıl ödenecek onu düşünüyoruz"

"Nisan’da bir nebze iyi olan işler depremden sonra kötüleşmeye başladı ve otelciler ciddi anlamda sarsıldılar. Rezervasyonlar ve fiyatlar yarı yarıya düştü. Geçen yıl 140 euroya sattığımız odaları 70 euroya satmak zorunda kaldık. Beş yıldızlı oteller de zorlandı. Çırağan Sarayı bile tarihinde ilk defa ‘3 kal 2 öde’ kampanyası başlattı. Temmuz ayını çok derin bir kriz ile geçirdik. Sağ olsun Bakanımız rekorlar açıklıyor ama bir yandan da arkadaşlarımızın morali bozuluyor ‘Acaba biz mi başarısızız, biz mi işimizi iyi yapamıyoruz, bizim yeteneklerimiz mi çok kısıtlı?’ diye düşünüyorlar.

Çevremizdeki otellere de soruyoruz. Herkesin durumu aşağı-yukarı aynı. Aralarında +- yüzde 5-10 fark olabiliyor ama genel durumu benzer. Temmuz ayında doluluklarımız ortalama yüzde 35 civarındaydı ama fiyat kötü. İsim vermek istemem ama burada birkaç tane 5 yıldızlı otel var. 4o euro fiyat verip gelen müşteriyi de onlar topluyor. Sorsan yüzde 90 dolular ama işletmeci cebinden 20-30 bin euro verip maaşları ödüyor. Bir odanın maliyeti 60 euroya çıkmışken, 4o euroya oda satarsan elbette zarar edersin.

Ağustos yüzde 45, Eylül yüzde 33 görünüyor ama fiyatlar yerlerde

Otelciler olarak Ağustos ve Eylül ayı fiyatlarımızda yüzde 45 indirim yaptık. Ama bu kapı indirimi değil, acenteye verdiğimiz fiyattaki indirim. Şu anda Ağustos doluluklarımız yüzde 40’a ulaştı ama fiyatlarımız çok kötü. Eylül ayı ise şu anda yüzde 33 görünüyor. Eylül için daha önümüz açık.

Biz İstanbul turizmi olarak Arap pazarını ve Rusya pazarını kaybettik. Son 3 yıldızlı yaz sezonunda bu pazarlar sayesinde doluluk yakalıyorduk ama bu pazarları ciddi anlamda kaybettik.

Biz bunları anlatmak zorundayız. Durum anlatıldığı gibi değil. Döviz artmıyor, maliyetlerimiz almış başını gitmiş. Kâr marjı gittiği gibi, ay sonunda personel maaşı ve vergiler nasıl ödenecek onu düşünüyoruz. Zaten korkunç bir vergi yükü var üzerimizde. Tanıtımım vergisini de konaklama vergisini de otelciler cebinden ödüyor. Hiçbir otelci müşteriden bir kuruş tahsil edemiyor."

Gul Kucukserim

Arne Hotel’in sahibi ve genel müdürürü Gül Küçükserim:

100-120 euroya sattığımız odaları 60 euroya satıyoruz

"Daha önceden 100-120 eurodan sattığımız odaları şu sıralarda ancak 60 eurodan satabiliyoruz. Kaldı ki Booking.com temsilcisine göre bizim otel doluluk ve ortalama fiyat açısından bölgenin en iyi tesisi. Buna karşılık girdi maliyetlerimiz müthiş artmış vaziyette. Sürekli elektriğe zam, doğalgaza zam, suya zam; oda-kahvaltı satıyoruz, bu ürünlere sürekli zam... Bir de vergileri arttırıyorlar durmadan. 20’den fazla personelimiz var. Şimdiye kadar ay sonunu dahi beklemeden maaşları yatırırdım. Fakat şimdi son üç aydır başa baş noktaya gelmiş durumdayız. Kira ödemediğim halde, otelden elde ettiğim gelirle giderleri karşılamakta zorlanıyorum.

Artan giderler ve düşen gelirlerin yanında bir de ciro üzerinden ödenen online rezervasyon komisyonları var. Bunlar da ciddi miktarlara tekabül ediyor. Biz kira vermediğimiz halde durum buyken, kira veren otellerin durumu daha da kötü. Kiracılar kirayı ödeyemediği için mülk sahipleri ile kiracılar arasında ciddi bir mücadelenin başladığını, iki tarafın mahkemelik olduğunu duyuyoruz.

Bakanlık ve belediyeler merdiven altı işletmelere izin veriyor

Konaklama sektöründeki bir diğer ciddi sorun da haksız rekabet. Belediyeler veya Bakanlık merdiven altı işletmelerin açılmasına izin veriyor. Sonra bu 3-5 odalı tesisler akrabasını getirip işin başına koyup, düşük ücretle çalıştırırken, bizler nitelikli personel istihdam ediyor, daha yüksek ücretler veriyoruz. Bu tip yerlerin maliyetleri düşük olduğu için fiyat kırıyorlar ve haksız rekabete neden oluyorlar. Turistler girip fiyatları kontrol ediyor. İki sokak aşağımızda veya yukarımızda daha düşük fiyatlı oteller olduğunu görünce oraya gidiyorlar. Misafir artık havalimanına inip transfere bindikten sonra bile son anda fiyatı kontrol edip iptal gönderebiliyor."