Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Ekathimerini, Türklerin Yunanistan’a dönük ilgisine mercek tutan bir haber yayınladı. Türklerin Yunanistan ilgisinin gözle görülür bir şekilde arttığına dikkat çekilen haberde, seyahat nedenleri arasında ‘iyi hissetme’, ‘uygun fiyat’ ve ‘kendini güvende hissetme’ gibi etkenler ön plana çıkıyor.
Gazetenin haberinde dikkat çekilen noktalar şöyle:
75 kişilik grupla Yunanistan’da düğün yaptı
Atina’nın en seçkin semtlerinden Kolonaki’de hafta sonu bir kafeye ya da restorana oturursanız, yan masalardan Türkçe konuşmalar duymanız artık şaşırtıcı değil. Son pazar günü öğleden sonra Kolonaki sokaklarında dolaşanlar, bunun somut bir örneğine tanıklık etti. Türkiye’den gelen 75 kişilik bir grup, Şebnem ve Mert çiftinin düğünü için Atina’daydı. Yunanistan’ı çok seven gelin, Atina’ya yılda en az beş kez geliyor. Düğün hafta sonunun ilk akşamında, davetliler için Athénée’de şık bir resepsiyon düzenlendi; gecenin devamında ise sabaha kadar eğlenmek isteyenler, ünlü sanatçı Anna Vissi’nin sahne aldığı bir gece kulübünde buluştu.
Cumartesi günü davetlilerin büyük bölümü alışveriş yaparken, çiftin en yakın 10 arkadaşı nikâh için Türkiye’nin Atina Başkonsolosluğu’na gitti. Kutlama yemeği ise Patrik Ioakeim Caddesi’ndeki Asya mutfağı sunan WooWoo restoranında gerçekleşti. Türk ve Yunan müziklerinin çalındığı gecenin ardından pazar günü için resmi bir program yoktu. Bunun üzerine hafta sonu için kurulan WhatsApp grupları hareketlendi. “Herkes Kolonaki’de en sevdiği mekânları, dönüş uçağından önce nerede yemek yiyeceğini yazıyordu. Hepimiz buraya daha önce geldik, çoğumuz defalarca,” diyor düğün davetlilerinden Can.
Ekonomi, atmosfer ve “iyi hissetme” arayışı
Can, yıllardır Yunanistan’a gittiğini, özellikle yaz aylarında adaları tercih ettiğini anlatıyor. 2018 yılında Atina’da bir ev ve kırsalda küçük bir fabrika satın almayı bile düşünmüş. Bu planlar gerçekleşmemiş olsa da, son iki yılda Atina’ya beş kez düğün için gelmiş. Bunlardan biri, geçtiğimiz mart ayında Baldan ile yaptığı kendi düğünü. Çift, nikâhlarını davetsiz olarak Türkiye’nin Atina Başkonsolosluğu’nda kıymış. “Çok pratik, çünkü evlilik Türkiye’de otomatik olarak tanınıyor,” diyor Can.
Düğün günü şiddetli yağmur yağmasına rağmen, her Atina gelişlerinde çağırdıkları taksi şoförü ve internetten buldukları fotoğrafçı —ikisi de Giorgos— bunun evlilik için “iyi şans” getireceğini söylemiş. Can’a göre Atina’nın cazibesi yalnızca kültürel yakınlık değil: “Yeni bir şehirde, farklı ve özel bir şey yapıyorsunuz ama aynı zamanda samimi bir atmosfer var. Bunu tarif etmek zor; şehir insana yakın geliyor.”
Atina’yı düğün için seçen diğer arkadaşları ise daha pratik nedenlere dikkat çekiyor: “İstanbul’da evlenirseniz, uzak akraba Ahmet amcayı da, anne-babanızın komşularını da davet etmek zorunda kalıyorsunuz. 500 kişilik düğünler çok kolay oluşuyor. Atina ise yalnızca gerçekten istediğiniz insanlarla bir araya gelmek için mükemmel bir bahane. Üstelik yakın ve ekonomik.”
İçki fiyatları ve enflasyon etkisi
Türkiye’de hızla artan alkol fiyatları da önemli bir etken. Özellikle eğlence hayatı için Yunanistan’ı tercih edenler, fiyat farkının çarpıcı olduğunu söylüyor. “Bir buzukide iyi bir masa kişi başı yaklaşık 150 euro. İstanbul’da benzer bir gece 500 euroyu aşıyor,” diyorlar. Yüksek enflasyon ve baskı altındaki Türk lirası nedeniyle Türkiye’de yaşam maliyetinin ciddi biçimde arttığını vurgulayan ziyaretçiler, “Artık Atina’da ya da bir Yunan adasında hafta sonu geçirmek, Türkiye’de bir hafta sonundan daha ucuz” değerlendirmesini yapıyor.
“Seda’nın listesi” Atina rehberi oldu
Son aylarda Atina’ya gelen Türk ziyaretçi sayısındaki artışı en net gözlemleyenlerden biri Seda Domanic. “Neredeyse her hafta biri benden liste istiyor. Kime gönderdiğime göre uyarlıyorum ama mutlaka sevdiğim yerler var,” diyor. Listede Filopappou Tepesi ve Anafiotika’da yürüyüş, Pangrati’deki Goulandris Müzesi, EMST (Atina Ulusal Çağdaş Sanat Müzesi) ve favori restoranlar yer alıyor.
Domanic, listesinde İstanbul’daki ünlü restoranlarla karşılaştırmalar da yapıyor: “Mutfaklarımız çok benzer ama Atina’da karakteri ve yeni bir ruhu olan mekânlar hızla artıyor.” Yaz versiyonunda ise açık hava sinemalarını özellikle öneriyor; Cine Thissio favorisi. “Türkiye’de artık yoklar ve bu beni nostaljik hissettiriyor,” diyor.
Atina’ya yalnız seyahat eden bir arkadaşının sözleri ise dikkat çekici: “Nefes almaya ihtiyacım vardı. Şehri biliyorum, kendimi güvende hissediyorum, benim için kolay.” Bir başka arkadaşı ise 40. yaş gününü, Türkiye’den gelen dostlarıyla Syntagma’daki Burger Disco’da büyük bir partiyle kutlamış.
Atina, ikinci ev oluyor
Domanic için Atina artık ikinci ev. 2023’te Koukaki’de bir daire satın alan Domanic, yılın birkaç ayını burada geçiriyor, kalan zamanda evi kiraya veriyor. Türkiye’de eşiyle birlikte yönettiği seyahat acentesi aracılığıyla, özellikle ABD pazarına ve Yunanistan–Türkiye’yi tek seyahatte birleştirmek isteyenlere odaklanıyor. Geçen yıl Yannis Zaras ile birlikte “Monday to Sunday” adlı seyahat kitapları serisinin ikinci cildini yayımladı. Atina’yı kent sakinlerinin ritmi ve gündelik hayatı üzerinden anlatan kitap, Türkiye’de büyük ilgi gördü.
Benzer bir hikâye de Kolonaki’de karşılaştığımız Fatos Yalın Arkın’a ait. Atina’ya 25 yıldır gelen Arkın, daha önce şehri çoğunlukla adalara geçiş noktası olarak kullanıyordu. Üç yıl önce, katılmak istedikleri Golden Visa programının ani şekilde sona ereceği haberleri üzerine eşiyle birlikte acilen Atina’ya geldi. Türk bir emlakçının gösterdiği ilk ev Exarchia’daydı; beğendiler ve aynı gün satın aldılar.
Uzun yıllar Türk dergiciliğinde çalışan, Marie Claire Türkiye’nin moda direktörlüğünü yapan Arkın, daha sonra Nişantaşı’nda açtığı mağazayla büyük başarı yakaladı. Bu yıl aynı konsepti Atina’ya taşıdı. Valaoritou Caddesi’ndeki Fey adlı mağaza geçen mayısta açıldı. “Sosyal medya sayesinde tanındı, neredeyse her gün Atina’ya gelen bir Türk mutlaka uğruyor. Yavaş yavaş Atinalılar da keşfediyor,” diyor.
“Atina, eski İstanbul’u hatırlatıyor”
Arkın, satın aldığı evi kiraya vermemeyi tercih etmiş ve Atina’da daha fazla zaman geçirmeye başlamış. “Şehriniz hâlâ mütevazı ve ayakları yere basıyor,” diyor. Bir önceki akşam Ratka bistrosunda arkadaşlarıyla yemek yemiş: “Herkes birbirini tanıyordu, büyük bir parti gibiydi. Belki yaşlanıyorum ama kendi şehrimde bunu artık hissetmiyorum. Burada yeniden bulmak beni mutlu ediyor.”
Seda Domanic ise bu duyguyu şöyle özetliyor: “Atina, bize İstanbul’un 2000’lerin başındaki dinamizmini hatırlatıyor. Sanırım bu yüzden burayı seçiyor ve tekrar tekrar geliyoruz. Coğrafi yakınlıktan ya da kültürel benzerlikten öte bir bağ var. İstanbul maalesef çok pahalı, zor bir şehir haline geldi; yoğun Orta Doğu turizmi ve inanılmaz trafik var. Atina ise yönetilebilir, erişilebilir ve dost canlısı. Sürekli yeni restoranlar ve kültür mekânları açılıyor. Sokaklarda neşe, iyimserlik ve enerji var. Klasik anlamda güzel olmayabilir ama sıcaklığıyla insanı kendine çekiyor.”






