Bu yıl 15’incisi düzenlenen Resort Turizm Kongresi’nde otelcilere seslenen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, erken rezervasyon indirimlerini Nisan ve Mayıs aylarında da devam ettirmeleri konusunda uyardı.
"Nisan ve Mayıs’ta erken rezervasyon indirimini devam ettiririn"
Otelcilerin Nisan ve Mayıs ayında özellikle erken rezervasyon indirimlerini geçen sene olduğu gibi erkenden kapatmaması gerektiğini dile getiren Ersoy şunları kaydetti:
"Özel dönemleri kastetmiyorum ama diğer dönemlerde erken rezervasyonları sonuna kadar korumamız gerekiyor. Birden satışlar iyi geliyor gibi hızlı bir şekilde kapatmamamız gerekiyor. Hep birlikte bu yeni manevraya sahip çıkarsak sonuç alırız ve önümüzdeki sene de dahil olmak üzere bu süreci uzatırız.”
Ersoy, konuşmasının devamında şu noktaların altını çizdi:
2018 yılında göreve başlamamızın ardından önemli strateji değişikliklerine gittiğimizi biliyorsunuz. Bu doğrultuda atılan adımların sonuçlarını turizm rakamlarımızda ve dünya turizm ligindeki yerimizde rahatlıkla görebiliyoruz. Artık Türkiye, küresel çapta bir turizm markası haline gelmiş durumda.
Bu yılın verilerinden bahsetmeden önce sizlere 2025 yılının kısa bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Ülkemiz krizlere karşı açık ve hassas bir coğrafyada yer alıyor, bu değiştiremeyeceğimiz bir gerçek. Yıllardır süren Rusya Ukrayna Savaşının olumsuz etkilerine rağmen ön rezervasyonlar bize 2025 yılının çok iyi bir sezona sahip olacağının sinyallerini vermişti... Ancak tam da Paskalya tatiline gelen 23 Nisan İstanbul depremi hemen ardından başlayan Hindistan Pakistan savaşı, 12-24 Haziran tarihleri arasındaki İsrail İran savaşı ve İran’daki nükleer tesislerin hedef alınabileceği endişesi kıyı bölgelerinde aile ağırlıklı rezervasyonlarda iptallere ve yeni rezervasyon akışının yavaşlamasına sebebiyet verdi.
Önceki yıllarda olsa, turizmcilerin “Sezon başlamadan bitti” demesine yol açabilecek bu gelişmelere rağmen bugün koyduğumuz hedefleri bir bir geride bırakıyoruz. Çünkü attığımız adımlarla birlikte krizlere dayanıklı bir turizm sektörü oluşturma hedefi noktasında başarılı olduk. Yaşanan bu krizlerde, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı ile birlikte başlattığımız çok yoğun tanıtım kampanyaları ile rezervasyon akışını tekrar hızlandırdık ve şimdi sizlere bir kez daha aktaracağım başarıyı yakaladık.
Türkiye’de, bu yılın 9 ayında 50 milyon ziyaretçiyi ağırladık. En önemlisi de gecelik yabancı turist harcamamız geçen yıla göre yüzde 9’luk artışla 116 dolar seviyesine çıkmıştır. Bu sayede turizm gelirimiz de %5,7 oranında artarak 50 milyar dolar seviyesini geride bırakmıştır. Bu gelirin tüm zamanların ilk üç çeyrek rekoru olduğunun da altını çizmek isterim.
Gelin bu rakamlara biraz daha detaylı bakalım. Göreve başladığımız dönemde, 2017 yılında ilk üç çeyrekte 24,6 milyar dolar gelir elde eden Türkiye bugün aynı dönemde 50 milyar dolar kazanç sağladı. Artış %100’ün de üstünde.
,Kişi başı gecelik harcama da önemli kazanımlar elde ettiğimiz kalemlerden birisi oldu. Yine göreve başladığımız dönemden örnek verecek olursak, o dönemde yabancı ziyaretçilerimiz için 83 dolar olan gecelik harcama bugün 116 dolara çıktı. %40 artış sağladık.
Bulunduğumuz coğrafyada yaşanan çok ciddi olumsuzluklara rağmen elde edilen bu başarı, göreve geldiğimiz günden beri ortaya koyduğumuz “nitelikli turizm” hedef ve yaklaşımının; ekonomik anlamda daha güçlü etkisi olacak turist profilini ülkemize çekme noktasında katettiğimiz ciddi mesafenin sonucudur.
2017’de dünyada en çok turist çeken ülkeler arasında 8’inci sıradaydık. Geçen yıl 62,3 milyon ziyaretçi ile bu alanda 4. ülke konumuna yükseldik. Yine Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün verilerine göre turizm gelirlerinde 2017 dünya sıralamasında 15. ülkeydik, 2024’te elde ettiğimiz 61,1 milyar dolar gelirle 7’nciliğe yükseldik.
Çeşitli vesilelerle sürekli vurguluyorum; Türkiye’nin sahip olduğu rakipsiz potansiyel, ancak ve ancak onu değerlendirmeyi, doğru şekilde yönetmeyi başardığımızda fayda ve fark yaratabilir. Küresel turizm endüstrisinde genel kabul görmüş unsurlara ek olarak gün geçtikçe farklı etmenlerin belirleyici olduğunu ve hâkim paradigmanın sürekli değiştiğini görüyoruz. Buna rakip pazarlarımızda yaşanan gelişmeleri de eklemek lazım. O halde doğru planlamaları yaparak ve bütüncül bir strateji uygulayarak güncel kalmak, akılcı adımlar atmak, değişim ve dönüşümde öncü olmak ve etkili tanıtım yapmak elzemdir.
Bakanlık olarak, değişen dinamikleri dikkate alarak çeşitlilik temelinde şekillendirdiğimiz çok yönlü bir turizm stratejisi izliyoruz. Odak noktamız turizmi 81 ilimize ve yılın 12 ayına yaymak; ürün çeşitliliğini artırarak Türkiye’yi dört mevsim deneyimlenebilen, küresel ölçekte tanınan önemli bir cazibe merkezi haline getirmektir.
Bu doğrultuda gastronomiden sağlığa, inançtan spora 60’dan fazla ürünümüzle Türkiye’yi turizmin her kulvarında öne çıkan bir ülke haline getirmenin adımlarını attık. Çok önemli kazanımlar elde ettik. Bunları koruyarak ve daha fazlasını hedefleyerek yolumuza devam ediyoruz ki bu da endüstrimizin en önemli gereklerinden biri haline gelmiş olan sürdürülebilirlik çalışmalarına yoğunlaşmayı beraberinde getiriyor.
2022 yılında harekete geçerek bu alanda da öncülük yaptık ve Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi ile hükümet nezdinde anlaşma yapan ilk ülke olduk. “Türkiye Çevresel ve Kültürel Sürdürülebilirlik Programı” sayesinde sadece üç yıl içinde 18 binden fazla konaklama tesisimiz sürdürülebilir turizm belgesi veya sertifikası almış durumdadır. GSTC kriterlerinin tamamını karşılayarak uluslararası geçerliliğe sahip 3. aşama sertifika almaya hak kazanan tesis sayımız ise 2091’dir. Rakamların açıkça gösterdiği üzere sürdürülebilirlik çalışmalarında dünya lideriyiz.
Bu noktada siz değerli paydaşlarımızın iş birliğini, bu yolda bizlerle omuz omuza yürüme kararlılığınızı bir kez daha vurgulamaktan memnuniyet duyuyorum. Bugün Türk turizmi küresel ölçekte göz kamaştırıyorsa bu başarıda sizlerin çok ciddi emeği var. Her birinize ayrı ayrı, canı gönülden teşekkür ediyorum.






