Oteller

İstanbul otelleri neden iyi bir sezon geçiremiyor?

Diamond Star Experience’ın sahibi Akın Koç, İstanbul otellerinin neden kötü bir sezon geçirdiğini kaleme aldı.

Abone Ol

İngiltere pazarında Diamond Star Experience markasıyla Türkiye uzmanı olarak faaliyet gösteren Akın Koç, İstanbul otellerinin kötü bir sezon yaşamasının nedenlerini kaleme aldı.

Akın Koç’un “İstanbul otelleri neden iyi bir sezon geçiremiyor?” başlıklı yazısı şöyle:

İstanbul’daki otelcilerin bu sezon zorlu bir dönemden geçtiğini duyduğumda hem üzüldüm hem de açıkçası pek şaşırmadım. Oysa İstanbul, Türkiye turizminin kalbi konumunda. Ülkemize gelen nitelikli turistlerin çoğu seyahatlerine İstanbul’dan başlar, ardından Kapadokya’nın büyülü atmosferini yaşar ve tatilini sahillerdeki otantik beldelerde veya bir mavi yolculukla tamamlar.

İstanbul; tarih ve kültür zenginliği, benzersiz mimarisi, doğal güzellikleri ve zengin mutfağıyla aslında Avrupa’daki pek çok metropolden çok daha fazlasını sunuyor. Ne var ki bu eşsiz değerler yurtdışında yeterince tanıtılamıyor. Dahası, her yıl artan fiyatlarla İstanbul, Avrupa’nın en pahalı şehirlerinden biri haline gelmiş durumda.

Müzeler ve yüksek giriş ücretleri: Nitelikli turiste engel mi?

İstanbul’a gelen turistlerin büyük çoğunluğu, bu eşsiz şehrin tarihini ve kültürel mirasını keşfetmek istiyor. Ancak özellikle son yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından müze giriş ücretlerine yapılan ciddi zamlar, bu deneyimi zora sokuyor.

Bugün İstanbul’daki birçok müze, Avrupa’nın en pahalı müze giriş ücretlerine sahip. Örneğin, Topkapı Sarayı Müzesi’ne giriş yaklaşık 45 Euro iken, Atina’daki Akropolis’e giriş sadece 20 Euro.

Londra’da ise durum oldukça farklı:

• British Museum: Kalıcı koleksiyonlar için ücretsiz, yalnızca özel sergiler ücretli.
• Natural History Museum & Science Museum: Sürekli sergiler ücretsiz; özel/tematik sergiler ücretli.

Londra, kültürel erişilebilirlik açısından oldukça cömert: kalıcı koleksiyonlara ücretsiz erişim sağlanıyor, yalnızca özel sergilerde ücret alınıyor ve kamu destekli sürdürülebilir bir sistemle müzeler faaliyet gösteriyor.

İstanbul ise müze giriş fiyatlarını her yıl artırmakta; bu da özellikle kültür turizmi odaklı yabancı turistler için ciddi bir maliyet oluşturuyor.

Bakanlık bir yandan “nitelikli turist hedefliyoruz” derken, öte yandan bu turistlerin en çok ilgi gösterdiği müzelerin ücretlerini iki hatta üç katına çıkarıyor. Bu durum, İstanbul’a ve Kapadokya’ya gelmek isteyen kaliteli turistlerin önünde adeta görünmez bir duvar örüyor.

Paket tur fiyatları neden bu kadar yükseldi?

Nitelikli turistler genellikle paket turlarla seyahat ediyor. Bu turlar yalnızca İstanbul’u değil, aynı zamanda Kapadokya ve sahil destinasyonlarını da kapsıyor. Biz tur operatörleri olarak bu paketlerde sadece otel ve uçak fiyatlarını değil, müze giriş ücretlerini ve günlük turları, transferler maliyetlerini da dahil ediyoruz.

Ancak ulaşım maliyetleri de ciddi biçimde arttı. Örneğin, İstanbul Havalimanı’ndan Sultanahmet’teki bir otele transfer, Atina veya diğer Avrupa şehirlerine kıyasla yüzde 25–30 daha pahalı.

Sürücülü bir araçla İstanbul’dan Çanakkale ya da Efes gibi bölgelere gitmek isteyen bir çift veya aileler için fiyatlar neredeyse astronomik seviyeye ulaştı.

Eskiden turistler İstanbul’da veya sahil beldelerinde iyi bir restoranda kaliteli ve uygun fiyata yemek yiyebilirdi. Bugün ise birçok kaliteli restoranlar fiyat açısından Avrupa'nın dahi üzerine çıkmış durumda. Tüm bu faktörler, kaliteli turisti Türkiye’den uzaklaştıran unsurlar haline geliyor.

Tanıtımda denge şart: Her şey dahil mi, kültür turu mu?

Yurtdışında yapılan tanıtımların neredeyse tamamı “her şey dahil” kitlesel turizme odaklanmış durumda. Oysa İstanbul, Kapadokya ve Mavi yolculuk gibi tarih, doğa ve kültür odaklı destinasyonlara yönelik tanıtım çok yetersiz.

Bu durum, zaten çok az olan Talep yaratılan kaliteli müşteri kitlesinin ilgisini başka ülkelere yöneltiyor. Yüksek fiyatlarla karşılaşıp yeterli değeri alamayacağını düşünen turist, tercihini daha uygun ama kültürel olarak zengin alternatiflerden yana kullanıyor.

Strateji değişimi şart: Sayılardan ziyade kalite önemli

Kültür Turizm Bakanlığı'nın artık ciddi bir strateji değişimine gitmesi gerekiyor. Her hafta “turizmde rekor kırıldı” manşetlerini okuyoruz ama bu rekorlar kimin için?

Boş odaları zararına satan otellerde konaklayan, her şey dahil sistemle ucuza tatil yapan turistler mi? Yoksa esnafa, restorana, kafelere, hediyelik eşya dükkanlarına para bırakan, sosyoekonomik seviyesi yüksek turistler mi?

Türkiye’nin tanıtım politikaları sadece kitle turizmine değil, kültür, tarih ve deneyim odaklı turizme yönelirse hem ülkemizin imajı güçlenir hem de İstanbul ve benzeri bölgeler yeniden güzel bir sezona kavuşabilir.

Kaliteli turist istiyorsak, kaliteli bir altyapı ki bu mevcut, uygun fiyat politikası ve dengeli bir tanıtım stratejisi şart.

{ "vars": { "account": "G-G5X01GEY79" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }